İDSA Lyme Rehberine İtiraz ve Mevcut Önerilen Serolojik Testlerin Sebep Olduğu Tanısal Sorunlar

EKMUD derneği’nin 5 Ekim 2022 tarihinde gerçekleştirmiş olduğu Bilinmeyen bir kuyu; Lyme Hastalığı başlıklı webinar proğramından dolayı değerli yönetim kurulunu ve bu proğramı düzenleyen komiteyi tebrik ediyorum. Gerçekten çok ihtiyaç duyulan ve bir çok soru işaretinin olduğu bir konuyu gündeme taşımaları yararlı olmuştur.
Bununla birlikte özellikle tanı boyutunda verilen bilgiler hastaların teşhislerinde sahada yaşanan sorunların tesbiti ve çözümleri konusunda maalesef yetersiz olmuştur. Bu sorunların başında ABD merkezli Enfeksiyon Hastalıkları (“İDSA”) Cemiyetinin hazırlamış olduğu Lyme rehberinin teşhiste sıklıkla önerdiği serolojik tetkiklerin önce ELİZA bazlı Borrelia burgdorferi IgM ve IgG Antikor testlerinde pozitiflik ve daha sonra Western Blott testi ile bunun konfirmasyonu şeklinde özetlenebilecek iki basamaklı test algoritmasının ısrarla dayatılmasıdır.

Bu algoritma Akut Lyme vakalarında uygun bir zamanda başvurulması halinde kısmen işe yarıyor olmakla birlikte kronik lyme vakalarında %90 ORANINDA YALANCI NEGATİF (-) olarak sonuçlanmaktadır. Kinik pratikte çok sayıda Lyme vakası takip eden hekimler olarak bu hususu çoğu vakada tecrübe ettik ve gözlemledik.
Bu sebeple ABD merkezli IDSA -Lyme rehberine karşı pek çok itiraz bulunmaktadır.

İDSA rehberi çok sayıda uzamış/kronik Lyme vakaları tedavi eden Amerikalı hekimler ve konu üzerine araştırma yapan bilim insanları tarafından kurulan “İLADS” (Uluslararası Lyme ile ilişkili Hastalıklar Cemiyeti) tarafından da ciddi şekilde eleştirilmektedir.

Bu eleştirilerin en önemlilerinden biri Dr Steven Philips tarafından 2009 yılında yazılan ve 226 kaynaktan beslenen muhteşem bir reddiyedir;

“Active Infection: Clinical Definitions and Evidence of Persistence in Lyme Disease—Contesting the Underlying Basis for Treatment
Limitations for Early and Late Lyme Disease, and Post-Lyme Syndrome”.

Ayrıca Almanya Borrelia Derneği’ne (“Deutsche Borreliose-Gesellschaft”) üye 102 hekim Lyme hastalığının akut dönemde iken atipik seyirler, istenen serolojik testerin yalancı negatifliği, çok kısa süreli antibiyotik tedavi süreleri vb nedenlerden dolayı çoğu kez kronikleşme eğilimi gösterdiğini belirtmişler ve kombine antibiyotik ve uzun süreli tedavi önerileri içeren kendi rehberlerini yayınlamışlardır. Bu rehber ilk kez 2008 yılında yayınlanmış, 2010 yılında güncellenmiştir;

“Diagnosis and Treatment of Lyme borreliosis (Lyme disease) Guidelines of the German Borreliosis Society” olup isteyen kolayca rehberlere ulaşabilir. Bu rehberde İDSA nın Lyme Rehberinde yer alan önerilerdeki çok sayıda ve önemli hatalara değinilmektedir.

Bunların yanısıra güncel olarak Lyme hastalığının en sık görüldüğü 11 ülkede yer alan 87 adet Lyme dernek ve kuruluşları İDSA Lyme rehberinin tanı ve tedavide istenmeyen pek çok soruna yol açtığını ve vakaların lyme tanısı yerine pek çok nörolojik, romotolojik ve nöro-psikiyatrik yanlış hastalık tanılarıyla başbaşa kaldıkları ifade edilmektedir;

Lyme Poland joins international coalition rejecting IDSA guidelines (lymedisease.org)

Özet olarak Lyme vakalarının hiperendemik olduğu ABD, Kanada, Avusturya, Fransa, Almanya, İngiltere, Hollanda, Belçika, Letonya, İspanya son olarak da Polonya dahil 11 Kuzey yarı ülkesinde yer alan 87 farklı Lyme kuruluşu İDSA ya ait Lyme rehberi için protesto manifestosu yayınlamışlardır.

Bu manifestoda mevcut İDSA- Lyme rehberinin hatalarla dolu olduğunu ve bu rehbere göre teşhis ve tedavi işlemlerinin yürütülmesi halinde yalancı negatiflik oranı %90 gibi çok yüksek olan ELİZA ve Western Blottt testleriyle gerçekte lyme olan pek çok vakaya tanı koyulamayacağını, vakaların kronikleşme oranının yüksek olacağını ve hastaların da tedavi edilmesinin giderek imkansız hale geleceğini belirtmişlerdir.

Bu durumda alternatif testlerin kullanılmasına ihtiyaç vardır. Bu testler arasında tüm dünyada ön plana çıkan testler;

ELISPOT Borrelia (Yurt dışı test)

LTT Borrelia (Yurt dışı test)

KARANLIK SAHA MİKROSKOPİSİ (100 yıllık kadim lab metodu ancak mikroskoplar pek çok üniversite ve EAH de raflara kaldırılmış durumda!) dir.

Karanlık saha mikrokopisi (KSM) bilindiği üzere sifiliz başta olmak üzere lyme ve Leptospiroz gibi spiroketal bakteriyel hastalıkların tanısında kullanılan çok önemli bir laboratuvar metodudur. Bir dönem Sifiliz ve Lyme teşhisi konusunda otomatize Eliza bazlı antikor testlerinin yaygınlaştırılmaya çalışıldığı dönemde KSM eleştirilere maruz kalmışsa da etkenin bizzat kendisinin görülmesi açısından klasik ve son derece önemli bir laboratuvar metodudur. Tüm kıymetli meslektaşlarımızı bu kıymetli yöntemi yaygınlaştırmaya ve genç meslektaşlarımıza öğretmeye davet ediyorum.

Unutulmamalıdır ki 2019 yılından bu yana tüm Dünyayı etkileyen aşikar bir pandemi olan Covid 19 un yanında giden bir başka pandemi daha var ki Lyme Enfeksiyonudur. Lyme dernekleri bu hastalığı “sesssiz pandemi” olarak tanımlamakta özellikle Kuzey yarı kürede yer alan ülkeler için çok önemli bir halk sağlığı problemi olarak ilan etmektedirler. Uzamış Lyme vakalarının pek çoğu kronik Lyme enfeksiyonunun alevlenmesi olarak değerlendirilmektedir.

Ülkemiz de bu coğrafyanın içerisinde yer almakta sessiz pandemiden en çok etkilenen ülkeler arasındadır.

Not: Karanlık saha mikroskopisi uygulanmış Lyme enfeksiyonu ön tanılı vakalarımıza ait mikroskopik görüntü arşivine Prof.Dr. Vedat Turhan (@prof.dr.vedatturhan) • Instagram  adresinden ulaşılabilir. Konu ile ilgili soru ve tereddüt halinde 05071070633 nolu telefondan mesaj ya da çağrı ile ulaşmak mümkündür.